Translate

26 Temmuz 2013 Cuma

Mahallesi ve Evleri

Osmanlı insani dedigimiz zaman  hem bir şefkat manzumesi hatılamalı hemde cesaret abidesini...Yönteminin mahallenin ailenin egitim sisteminin ve toplumunun bu konuda ortak  niyet belirlemesi gerekir.O dönemdeki insanların yetişmesinde sokaklar kadar mahallelerin ,eğitim sistemi kadar yaşanan evlerinde rolü var.Sözün tam anlamıyla yaşanacak mekanlardı o dönemin evleri her bölümü insanın kendini  huzurlu ve mutlu hissedeceği şekilde tasarlanırdı
Osmanlı evlerinin tavanları yüksekti tavanın yüksek oluşu insanın ruhunu hem yüceltir hemde sükunet ve ferahlık verir. Evlerin pencereleri karşılıklı birbirine açılırdı.Komşular pencereden pencereye sohbet ederlerdi , birbirlerine karşı muhabbetlerini artırırlardı. Ve evde biten bişeyi istemenin en kolay yoluydu bu pencereler.istenirken başlanan sohbetler koyulaşır vakti unuttururdu ama komşuluguda ilerletirdi.Şimdilerde apartmalar var balkon kapıları halı kilim silkme kavgasına açılıyor.
                Tek yada çift katlı olan Osmanlı evlerinin bir kısmı genellikle sok

21 Temmuz 2013 Pazar

Osmanlıda Mahalle Kültürü

         Bir milletin kültürünü kontrol etmek, o milletin kültürünü kontrol etmekle, bir milleti imha ise nesillerin mazisinden tarihinden  ve bilhassa milli ve manevi değerlerinden koparmakla mümkündür.Osmalıda mahalleye yerleşmek için mahalle sakinlerinin rızası ve kefaleti lazımdı.Bir kefil olmadan mahalleye yerleşilemezdi.Mahallede sosyal düzeni bozacak şekilde davranışlarda bulunanlar ise mahallelinin isteği üzerine mahkeme kararıyla mahalleden çıkarılırdı.Ayrıca mahalleli birbirine kefildi yani mahallede bir olay meydana gelse aydınlıga kavuşturulmasında ve dogan bir zararın karşılanmasında ortaklaşa sorumludur.Böylece mahallede huzur ortaklaşa korunmuş olurdu.Mahalleli demek akrabadan daha yakın insanlar  demekti.
         Mahalenin insanları birbirlerini koruyup kollayarak birbirinin hakkını gözetir böylece kenetlenmiş bir güc oluştururlardı.Sabah namazında mahalleliden biri görülmezse  namaz çıkışı hepberaber evine ugranıp belki hasta oldugu düşüncesiyle hal hatır sorulurdu.Mahallenin namusu vardı.Her isteyen cebinde parası olan istedigi mahlleden ev tutup ikamet edemezdi.Mahalle sakinlerinden birinin ona ''ehl-i namustur, ahlaklır'' kefil olması gerekliydi.

20 Temmuz 2013 Cumartesi

İnsana saygı medeniyeti

            Osmanlı medeniyeti: giyim, kuşami yeme, içme, aile, mahalle ve şehir hayatıyla her şeyiyle insana saygı medeniyetidir.Ceddimizin hayatı hoş bir nostaljinin ötesinde insana insan olmanın zevkini ve keyfini doyasıya yaşatan bir güzellirler hazinesidir.Osmanlı medeniyeti kelimeler üzerine inşaa edilmemiş, güzellikler hayatın bütün safhalarına işlenmiş ve yaşanmış.
           Selçuklu'nun yada Osmanlı'nın ulaştıkları medeniyetin sırları nelerdir?Bu tılsımı bulmak geçmişimiz adına nekadar mühim ise gelecegimiz için o kadar mühimdir.Çünkü gelecegimizin temellerini teşkil ettiği için büyük bir basiret ve suurla üstünde durmamız gereken gerçeklerdir.
          Osmanlı devletinin uzun ömürlü oluşu, toplumun huzuru ve barışıyla dogrudan irtibatlıdır.Bu sırları keşfetmek gerekir.Osmanlılarda aile genişti.Çocuklar islam ahlakıyla yetiştirilirdi.Evde çocuklar dahil kimse ayakta yemek yemezdi.Kimsenin yüksek sesle konuşmadıgı  huzu ve sükutun hakim oldugu bu evlerde edeb ve cömertlik adeta gözle görülürdü.Bunların çogu tasavvuf edebiyatının evlere nakış nakış işlenmesiydi.Öyleki ramazan ayında iftara garimüslimlerde çagırılırdı.

Atacağın her iki adımdan biri, geçmişinden olsun

               Ecdadımızın tarihiyle avrupa tarihini bir mukayese edelim.Ecdadımızın tarihinde adalet ve hürriyet vardı, avrupalıların tarihinde ise katliam zulüm ve  haksızlık vardır.Ecdadımızın yaptığı savaşlar da güvenlik sorunu olmadıgı müddetce karşı taraf istemeden başlamamıştır.
            Ecdadımız asker olarak avrupaya girdiginde bagındaki üzümü yemiş fakat parasını çıkın içinde üzümün dalına asmıştır.Avrupalılar ise bizim ülkemizi işgal ettiklerinde anne karnındaki çocukların canına kast etmişlerdir, hamile kadınların karınlarını yararak bebeklerini süngünün ucuna takmak suretiyle kahkahalar eşiliğinde zevklerini tatmin etmişlerdir.Bunun en yakın şahidi Bosna Hersektir.Her ne kadar Avrupa da olmasada Karabagı da unutmamak lazım.Buralarda yaşananlar avrrupalılar tarafından bizim insanımıza reva grülmüştür.Öyledirki haçlı seferlerinde bize yapılan saldırılar hep şehir merkezinedir.Ancak ecdadımız yaptıgı her savaşı meydanlarda yapmıştır, şehre taşıyıp masum insanlara zarar vermemiştir.
          Ecdadımız tam 6 asır dünyaya hükmetmiş denge, huzur, saadet, sevgi, saygı kabına sıgmamış taşmış.Aile hayatının getirdigi manevi huzur evlerden sokaklara, sokaklardan şehirlere yansımıştır.İslam ahlakıyla büyüyen terbiye edilen çocuklar yarının çocuklarını aynı tevazuyla büyütmüştür.

19 Temmuz 2013 Cuma

Avrupa medeniyeti mi? Geçmişin mi?

           Yeryüzünde bulunan bütün mahlukların ve bitkilerin tamamı neslini devam ettirmek için yaşar ve bunun için büyük külfetlere katlanır.
            Bizim ecdadımızda üç yüz, beş yüz hatta binlerce sene sonra gelecek neslinin dünya üzerinde şerefle yaşasın diye kanlarını akıtmış, canlarını vermiş ve bu cennet vatanı çok büyük külfetlere katlanarak bizlere hibe etmişlerdir.
            Biz torunları da bu şanlı ecdadımızı tanımamız gerekir.Ecdadı tanımak ise tarih bilincinden geçer.
Tarihini bilmeyen milletler coğrafyasının nasıl elde edildiğini ve üzerinde yaşadığı vatanın hangi şartlarda ve nasıl vatan olduğunu takdir edemez; böylece ecdat ve vatan sevgisini da kavrayamazlar.Ecdadını ve onun hayat tarzlarını bilmeyenler günlük hayatta bocalarlar.
            Dünyada ve ahirette adalete dayanmayan hiçbir faaliyet, Cenabı Hak tarafından makbule şayan görülmez.Fert, aile, millet yada devlet  olsun ecdadlarını hayırla anmadıkları takdirde, yeryüzünde huzur bulamayacaklar; istiklalleride olmayacaktır.
           Almanlar milyonlarca mark masraf ederek 600 sene evvelki ecdadının yapmış oldugu evlenme usullerini ve düğün şekillerini nesillerine aktarırken acaba aptalcamı davrandılar?